Prof.Dr.Hilmi ÖZDEN

Prof.DR. Hilmi ÖZDEN


“Az qaldı gün batmağa
Quşlar dalda yatmağa
Bir pambığ-pamuk- atan gelsin
Kemiklerim atmağa
Pambığ baba bambığıv çox olaydı
Düşmanlarıv dünyada yox olaydı
Miskinleriv aclanv tox olaydı
Read more KERKÜK'TEKİ VATAN - 4 Yorum yaz (0 Yorumlar)
Mehmed Sadık’ın ( 1891-1967) “EY KERKÜK” isimli şiiri “Kerkük’teki Vatan” yaramızın derinliğini ve sancısının büyüklüğünü bizlere anlatmaktadır.
“Muhalif asırdan döndük yanan volkana ey Kerkük
Ayak altında kalmış sâha-i Balkana ey Kerkük
Görünce gamlı gamlı göz önünde kupkuru çayın
Gözümden yaş akar, yaşlar döner al kana ey Kerkük
Yazık ağyare teslim oldu en kıymetli emlâkin,
Alınmışken onun her taşı yûzbin cana ey Kerkük.
Read more KERKÜK'TEKİ VATAN - 3 Yorum yaz (0 Yorumlar)
Cengiz Dağcı’nın “Onlar da İnsandı” ( Zaman: 1928-1932 ) ve “O Topraklar Bizimdi” (Zaman: 1938-1946) eserleri Stalin devrinde Kırım Türklerine uygulanan mezalimi bütün çıplaklığı ile anlatmaktadır.
Kruşçev’in Anıları’ (1) ndan “Vladimir İlyiç Lenin’in (1870-1924) ölümüne yakın yıllarda şöyle dediğini öğreniyoruz: “Stalin (1879-1953), aşırı derecede serttir ve bu zaafı aramızda ve biz komünistler arasındaki ilişkilerde hoş görülebilir, fakat Genel Sekreter olarak asla hoş görülemez. Bu yüzden, yoldaşların Stalin'in bu görevinden hangi metotla alınacağını ve yine hangi metotla yerine bir başkasının atanacağını düşünmelerini teklif ediyorum. Bu yeni seçilecek adam Stalin'den, her şeyden önce bir tek nitelikte farklı olmalıdır; daha kesinlikle belirteyim, çok daha hoşgörü sahibi, çok daha dürüst, çok daha nazik ve yoldaşlara karşı daha saygılı bir tutum içinde, daha az şımarık huyda, vb. bir adam olmalıdır.” (1)
Read more CENGİZ DAĞCI'DA VATAN - 3 Yorum yaz (0 Yorumlar)
1991 yılının Nisan ayı başlarında Bağdat yönetiminin Irak Türkleri'ne karşı giriştiği soykırımlar ve saldırılar, binlerce Türk'ün Türkiye ve İran sınırlarına kadar göç etmelerine yol açmıştı. Dağları bin bir güçlükle aşan ve bir çoğu yollarda telef olan Türkler'den 17 bin kişiye yakını, Türkiye sınırlarında yağmur ve soğuk altında perişan oldu. Daha sonra Türkiye, Irak'tan kaçan Türkmen ve Kürt göçmenlere iltica hakkı verdi. Böylece 15 bine yakın Türk, Türkiye'nin Şemdinli, Yüksekova, Sivas, Kangal, Kayseri, Güneşli ve Halkalı bölgelerine yerleştirildi. 7 bine yakın Türk de İran'a sığındı.
Cengiz Dağcı’nın eserleri ile tanıştığım lise yıllarında (1970'li ) okuduğum ikinci muhteşem romanı “Yurdunu Kaybeden Adam” dı (1). Yurdunu, vatanını kaybetmek, dertlerin, kederlerin en büyüğüdür. Hayatında aileleri veya kendileri “ muhacir” olmuş insanlar vatan kaybını iyi bilirler. Hürriyetin kıymetini, esaret altında başka devletler için çalışan, asker olan, çarpışanlar anlar. Türkiye, Kırım Türklerinin gözünde daima “Ak Topraklar” olmuştur. Fakat, aziz vatanımızı bekleyen tehlikeleri görebilmek için Cengiz Dağcı’nın diğer eserlerini de okumamız ve düşünmemiz gerekiyor. Türkiye üzerindeki kara bulutları anlamaz isek vakit çok geç olacaktır. Emperyalist ülkeler Araplara yaşattıkları “Arap baharı!nın” aynısını Türkiye içinde “Türkiye Baharı!” olarak düşünmektedirler. Kafkasya’da; Rus, ABD rekabetini ve bu vatan topraklarında oynadıkları kanlı oyunları görmemek için kör olmak gerekir. Batı ve Doğu Türkistan’da ise bu rekabete Çin’de katılmaktadır. Irak’ta büyük çoğunluğu sivil; kadın, kız, kızan, bebe, dede Türk ve Arap olan bir milyonun çok üzerinde masum insanlar, ABD, İngiliz (örtülü şekilde İsrail) ve müttefik askerlerince şehit edilmişlerdir, iffetlerine el uzatılmıştır.:
“Bugünkü Irak devletinin sınırlarını oluşturan topraklar Osmanlı idarî bölünmesindeki Musul, Bağdat ve Basra eyaletlerini içine almaktadır. 1500 yıla yakın bir zamandır coğrafî ad olarak Bağdat ve Basra, "Irak"; Musul bölgesi ise "El cezire" adları ile bilinmektedir.
Büyük Selçuklu İmparatorluğu döneminde, Dicle Nehrinin sağından İran'ın dağlık kesimlerine kadar olan bölgeye "Irak-ı Acem" (Acem Irak'ı) denilmekte idi. Anadolu Selçuklu Devleti, Moğollar, Karakoyunlu, Ak koyunlu ve nihayet Irak'ı İran'a bağlayan Safevî Hükümdarlığı dönemlerinde Irak, hiçbir zaman siyasî coğrafyayı temsil eden bir kavram olarak kullanılmamıştır.
Read more KERKÜKTE'Kİ VATAN -1 Yorum yaz (0 Yorumlar)
1920 yılında Kızıltaş/Yalta-Kırım’da dünyaya gelen Kırım ve Türk Edebiyatının büyük ismi; Cengiz DAĞCI, 22 Eylül 2011 Perşembe günü Londra'da, hayata veda etti. Eserleriyle Kırım Türklerinin acılarını sevgilerini umutlarını dünyaya haykıran nadir yetişen yazarlarımızdandı. Ruhu şad olsun.
“Ailesinin büyük bir kısmı sürgünde ölen, mezarları bile belirsiz fertlerinin ( Yansılar: s.219) ve kendi yaşadıklarının ızdırabını yenerek dünyada mesut insanlar görmek isteyen Cengiz Dağcı –Kırım’ı, ağır bir taş gibi yüreğinin içinde- taşırdı. (Yansılar: s.264) (1)
“Vatanından uzak düşmenin ızdırabını, onu bizzat yaşamış kişinin, anne, sevgili ve vatanla birleştirerek anlatması, hele bu anlatan bir sanatkârsa, insana gerçekten çok tesir ediyor. Biz bir vatana sahip olmanın rahatlığı içindekiler, vatanlarını kaybedenlerin ızdıraplarını anlamakta zorluk çekebiliriz. Millî Mücadele yıllarında vatanımızı kaybetmenin eşiğinde iken Yahya Kemal’in derslerine devam eden Tanpınar, Yahya Kemal adlı monografisinde dilin bazen vatandan ibaret kesildiğini şöyle anlatır:
Read more CENGİZ DAĞCI'DA VATAN - 1 Yorum yaz (0 Yorumlar)
“Bismillahirrahmanirrahim... Bizim Savaşçı'nın-İhtiyar Savaşçı-(1) öyküsü de burada başlıyor işte:
Silahsızdı gayrı. Uzak savaşlardan çıkıp gelmişti. Gönlünde ve saçlarında barış yeli esmesine rağmen yorgun bir savaşçı olarak dönüyordu. Parmaklarının uçlarını yara izlerine her değdirdiğinde yüreği kanıyordu. Niçin savaşmıştı? Soruyu sormaya ihtiyaç yoktu; biliyordu niçin savaştığını. Bu savaş son savaş olacaktı onun için - onun için ve yurdu için. Kurtulacaktı yurt toprakları kandan, ateşten. Çiğnenmeyecekti artık tarlalar, yanmayacaktı e-kinler, ağlamayacaklardı analar; çocuklar babalarıyla birlikte oturacaklardı akşam sofralarına; gelinler erleriyle yatıp uyuyacaklardı kucak kucağa; kızlar mut türküleri söyleyeceklerdi düğünlerde; ve okullarda çocuklar, bahçelerde çiçekler, bağlarda üzümler özgürlük ve barış havası içinde yetişeceklerdi;
Read more CENGİZ DAĞCI'DA VATAN - 4 Yorum yaz (0 Yorumlar)
Geçen yazımızda Prof.Dr.Nurullah Çetin beyin “Tek millet davası, tek dile bağlıdır” isimli makalesi çerçevesinde “Türkçe’deki Vatan” yazımıza devam edeceğimizi belirtmiştik. Türkiye bugünlerde tarihinin kritik noktalarından birinden geçmektedir. İmparatorluk dönemimizde bile yaşamadığımız hilkat garibesi teklif ve uygulama teşebbüsleri ile iç içeyiz. Bazı yerel kuruluşların, bir grup siyasi ve bölücü unsurun başlattığı kampanya, ayrıştırıcı virüs olarak birlik ve dirliğimize enjekte edilmek istenmektedir. Nurullah beyin alıntılar yapacağım yazısı, “Türk aydınlarının ve siyasilerinin” dikkatle okuması gereken bir öneme sahiptir:
“İnsanların bir kavmî aidiyetleri vardır, bir de millî. Kavmî aidiyetler verili kimliktir. Yani kişi, içine doğduğu kavmin deri rengini tevarüs eder, kendi iradesi olmadan o kavimde konuşulmakta olan dili konuşur ve o kavme özgü diğer özellikleri alır.
Read more TÜRKÇE'DEKİ VATAN - 5 Yorum yaz (0 Yorumlar)