Gerçek; var olan şey, var olan şeylerin tümüdür. Varlığı duyularla bilenen, hayâli olmayan şeylere gerçek, gerçek olma durumuna da gerçeklik denilmektedir. Deney ve gözleme dayanan bilgi, gerçeği ifade eder.
Büyü , insanların doğaüstü, normal dışı ve mistik yöntemlerle olağan ve doğal dünyayı etkileyebildiğini öne süren uygulamalar ve bunların çevresinde oluşturulan kültürel sistemdir. Büyü, her toplumun önçağlarında gizemli insanlar tarafından etkilemek amacıyla yapılmaya çalışılan uygulamalardır. İnsanlar büyüye korkudan kaynaklanan bir kutsiyet atfetmişlerdir. Etkisi yüksek deyişler, büyülü söz olarak belirtilmektedir.
Sanatın her alanında mitoloji, efsane ve masal unsurlarına rastlamak mümkündür. Sanat, insanlar üzerindeki etkisini artırmak için bu unsurlardan geniş ölçüde yararlanmaktadır. Sanatın aynasında gerçek hayatla büyülü, olağandışı/olağanüstü öğeler gösterilebilir. Bu durum, insanlara ilginç gelebileceği gibi sanatın etkili yönünü de pekiştirir.
Edebiyat sanatında şiirle başlayan mitoloji, efsane, destan, masal ve halk hikâyelerinde geçen büyülü dünyayı sözün içine alıp onu yansıtma tekniği, yazar ve şaire çok geniş bir alan açmaktadır. İşte ‘’büyülü gerçeklik ‘’ denilen kavram burada devreye girer. Büyülü gerçeklik, olağandışı/olağanüstü öğelerin sıradanlaştırılarak somut hâle getirilmesidir. Büyülü gerçeklik, postmodern sanat anlayışının içinde değerlendirildiği gibi fantastik realizm olarak da gösterilmektedir. Hayatın içinden seçilen imgeler, semboller, remizler büyülü ve gizemli bir ortamda değerlendirilip yorumlanır.
Mit; kuşaktan kuşağa yayılan, toplumun düş gücü etkisiyle zamanla biçim değiştiren, doğaüstü varlıklar, evrenin doğuşu gibi konuları imgesel, alegorik anlatımlarıdır. Bazı bilim adamları, mitleri milletlerin kolektif rüyaları olduğunu belirtirler. Mitler, kolektif bir niteliğe sahip olma özelliklerinden dolayı rüya ve efsanelerde ortaya çıkarlar. oblektif bilinçaltının arketipleri mitlerdir. Arketip; kalıp, şablon, ilktip şeklinde ifade edilen ve ana kültürünü oluşturan yapıtaşlarıdır. Mitler, atalardan intikal eden mirastır, milletlerin karakteristik kültürleridir.
Mitoloji; tüm yönleriyle mitleri araştıran ve inceleyen, başka kültürlerin mitleriyle kıyaslamalar yapan ve kendine has yöntemleri bulunan bilim dalının adıdır. Pek çok bilim alanının üzerinde çalışmalar yaptığı mitoloji, aynı zamanda mitleri yorumlar ve onlardan birtakım çıkarımlarda bulunur. Ayrıca bir topluma, kültüre veya dine ait mitik anlatıların bütününe de mitoloji adı verilir. Mitoloji, kadim milletlerin kültürel değer yargılarını bilmek açısından önemlidir. Doğaüstü varlık ve olayların hayâliyle oluşturulan mitoloji, milletlerin geçirdiği düşünce aşamalarını öğrenmek açısından kaynak olma özelliği taşır. Mitoloji ait olduğu milletin kozmoloji, ahlâki ve dini algılamalarını da içerir. Mitolojik unsurlar, semboller milletleşme süreci boyunca devam eder ve milli hafızalarda yaşar.Destanlar, efsaneler, mitler millet hayatının kültürel değerleridir. Olağanüstülük taşıyan bu alanlar, milli hafızada yer tutarak nesilden nesile aktarılır. Tarihi süreç içerisinde ortaya çıkarak şuur yenilenmesi yaparlar.
Alman sanat eleştirmeni ve tarihçi Franz Roh, ressamların eserlerini değerlendirirken hayâl, masalımsı, rüyamsı ve fantastik unsurların açıklamalarını ‘’büyülü gerçeklik’’ kavramıyla adlandırmıştır. Böylece sanatta yer bulan büyülü gerçekçilik bir akım olma özelliği kazanmıştır. Bu akım, günümüzde en çok edebi sanatların roman dalında görülmektedir.Yüzüklerin Efendisi ve Harry Potter romanları bu akımın önde gelen eserleri arasındadır.
Dünya edebiyatında olduğu gibi Türk edebiyatında da bu akımın özelliklerini eserlerine yansıtan pek çok yazar ve şairimiz bulunmaktadır.
Türk romanının usta yazarı Metin Savaş; Efendi Dayının Kozalakları, Polika’nın Yeşil Çeşmesi, Zemheri Kuyusu, Melengicin Gölgesinde, Kargalar Derneği, Erlik, Kuvayı Milliye’nin Hazinesi, İstanbul’da Karnaval Üçlemesi ve Kıvılcım adlı eserlerinde büyülü gerçekliğin gizemli evrenini üstün anlatım gücüyle okuyucusuna sunmaktadır. Romanlarında hasetsen Türk mitolojik öğelerini büyülü gerçekliğin üslubuyla işlemektedir. Bazı romancıların Yunan ve Hint mitolojisinden esinlenmelerine karşılık, Metin Savaş’ın ısrarla Türk mitolojisini romanlarında yansıtmasını bir milli kültür duyarlılığı olarak görmek gerektir. Metin Savaş’ın bu yaklaşımını roman kahramanlarının iç dünyalarını aksettirmede ‘’bilinç akışı’’ yolunu tercih ettiği gözlenmektedir.
Savaş, bu konudaki duruşunu şöyle belirtmektedir: ‘’Oysaki ben (ve benim gibiler) romanlarımızı ısrarla ve bilinçli yöntemlerle Türk mitolojisine yaslıyoruz. Romanlarımın alt-metinlerini kurcalayacak olursanız her yönden Türk kültür kodlarıyla, Türk mitolojisiyle ve arketiplerin Türkçe yorumuyla karşılaşırsınız.’’
Yazar, Erlik romanının konusu hakkında;’’ Altıncı romanım “Erlik”, diğerlerinden farklı bir romandır. Türk mitolojisindeki yeraltı ruhlarının (iblisin) lideri olduğu kabul edilen Erlik adlı kötülüğün yirmi birinci yüzyıldaki Türk toplumuna musallat olmasını anlatır bu roman.’’der.
Erlik; kötülüğü, hırsı, açgözlülüğü ve her türlü fenalığı sembolize eder. Erlik kendi yaratılışı gereğince, kötü şeyleri seçer ve kötü işler yapmayı tercih eder. İyi şeylerin temeline ve köküne muhaliftir, kendiliğinden onlara karşı çıkar. Bilgisizdir, yıkıcıdır, karıştırıcıdır. Erlik, kötü amaçlarına ulaşmak için Körmesleri kullanılır. Metin Savaş, Türk mitolojisinde bulunan bu bilgiyi, Erlik romanına alarak yeni bir hayatiyet kazandırmıştır. Körmeslerle Arkarlar çekişmesinin Milli Mücadele ve Atatürk’e sirayet etmesi, Atatürk’ün Arakarlar’ın başbuğu olması, okuyucunun merak duygusunu kamçılamaktadır.
Metin Savaş’ın bütün romanları ‘’büyülü gerçeklik’’ açısından akademik çevreler tarafından ele alınarak incelenmesi, hem Türk düşüncesi hem de roman sanatı bakımından büyük bir değer ortaya çıkaracaktır.