Bunu okudun 0%
Bir yıl sonra yine aynı aşıkla atışma yapacak Reyhani Ağabey ama bu sefer başka bir şehirde. Atışmaya Reyhani Ağabey'in başlamasını istiyor aşık. Reyhani Ağabey'in aklı de geçen seneki meselede, başlıyor. Şöyle diyor mesela;
"Dinle sözlerimi aşık gardaşım,
Sesimi duymazsan "hişt" derim sana,
Bilirim ki senin yolun dolaşık,
Çizgiye sokarım "kışt" derim sana."
Alıyor sazını öteki aşık. Hişt ve kışt kafiye. Ona uygun kafiye bulması lazım, güzel kafiye de yok. Var da...
"Benden günah gitti " diyor, mesela şöyle söylüyor;
"Dinle sözlerimi Reyhani Baba,
Kusura bakma da "puşt" derim sana,
Konuşturdun beni bak kaba saba,
Çok fazla takılma "hoşt" derim sana..."
Aşık Reyhani Ağabey sazı bırakıyor, seyirciye dönüyor. "Oldu mu şimdi? Ben ona hişt, kışt dedim, gayet masum. O bana hakaret etti, yakıştı mı?"
Seyirci Reyhani Ağabey'i alkışlıyor, yakışmadı sesleri arasında.
Öteki aşık "Ben başlatmadım, o başlattı, o zaman sözlerini geri alsın" diyor.
Zaten Reyhani Ağabey'in istediği de o, başlıyor,
"Duymaz kulağımız bazı sözleri,
Anam hişt, babam hişt, ben hişt,
Tavuğa söyleriz biz gündüzleri,
Anam kışt, babam kışt, ben kışt."
Alıyor sazı aşık, başlıyor.
"İyi ki geriye aldın sözünü,
Anam puşt, babam puşt, ben pu..."
Tam bunu söylerken ne dediği aklına geliyor. İkisi de yanyana sandalyede oturuyorlar. Aşık elinin tersiyle Reyhani Ağabey'e bir vuruyor ki sandalyeden düşüyor Reyhani Ağabey...
Sonra karakolluk oluyorlar tabi. Reyhani Ağabey komisere ta Erzurum'dan, yaptıkları geceden başlıyor anlatmaya ve o güne geliyor. Komiser "siz arkadaşsınız, olmuş bir şey, barışın. Aşık sana bir elbiselik kumaş alsın" deyince , öteki aşık komiserin kulağına eğilerek "Söyle de ucuzundan istesin"
..
Reyhani Ağabey Alvar'lı ya.
Reyhani Ağabey saz çalmaya başladığı zaman Alvarlı Muhammet Lütfi Efendi'ye götürüyorlar. "Yaşar saz çalıyor" diye. Alvarlı Hoca dinliyor küçük Yaşar'ı ve "bu saz çalsın" diyor.
...
Reyhani Ağabey atışmalarında ve irticali şiirlerinde görüleceği üzre çok hazırcevap bir kişiydi. Bu da elbette zeki ve bilgili oluşundan ileri geliyordu. Kendine güveni de tamdı.
Reyhani Ağabey Bursa'da ikamet ediyordu, biz de Rasim'le yanına ziyaretine gider, bazen de Eskişehir'e getirirdik. Bazen yalnız giderdim, bir defasında Prof. Dr. Selahattin Turan Bey ile götürmüştük Bursa'ya. Her halde en az on defa gidip gelmişizdir. Osmangazi Üniversitesi'nde, Türk Ocağı'nda aşıklık geleneğini anlatmışlardı Rasim Köroğlu ile beraber.
Çok hazır cevaptı demiştim.
Bir defa Bursa'dan gelirken yolda mola verdik. Reyhani Ağabey rahatsızlıklarından yakınıyor; "Midem, kâlbim, romatizma" vs dedi, Rasim'de "Ağabey bu memleket için kafa yoruyorsan hasta olmak son derece normal" deyince, Reyhani Ağabey, "Haklısın" dedi, yaşlı bir siyasetçimizin adını vererek "Bak ........... seksen yaşında, ama sapasağlam." demişti.
Reyhani Ağabey'in bütün şiirlerinin ayrı ayrı hikayesi vardır, keşke hepsini kendisinden dinlemek mümkün olsaydı da kayıt altına alınsaydı.
Film sanatçısı Hüseyin Baradan'ın kokteyli var, Reyhani Ağabey kokteyl için "ayakta yenilen yer" demişti. Tahir Kutsi Makal da Reyhani Ağabey ile gidiyor. Orada yazar, çizer,, sanatçı bir çok insan var, Yaşar Kemal de orada. Yaşar Kemal'e Reyhani Ağabey'i uzaktan göstererek "şu aşıkla bir dalga geç" gibisinden bir şeyler söylüyorlar. Yaşar Kemal de Reyhani Ağabey'e "siz Erzurum'lu imişsiniz, tek kaptan yemek yiyormuşsunuz. Hiç kavga etmiyor musunuz?" diye sorunca Reyhani Ağabey "Doğru, biz tek kaptan yeriz, biz de fakirlik var, tabak bulsak kaşık bulamayız, kaşık bulsak tabak bulamayız. Hem biz ayrı tabaktan köpeklere veririz, aynı kaptan versek kavga ederler, hırlaşırlar" deyince Yaşar Kemal kendisini Reyhani Ağabey'e gönderen insanlara dönüyor "Beni ne hale düşürdüğünüzü gördünüz mü?"
O kokteyldeki manzarayı görüyor Aşık Reyhani Ağabey, sonra Erzurum'daki köyü geliyor aklına. Alıyor sazını eline şunu söylüyor;
Erzurumlu Gelin
Erzurumlu gelin düştü aklıma
Çıkıp yollarıma bakanım ah ah
Gözü sürme bilmez elleri kına
Üstünde şimşekler çakanım ah ah
Dağı bilir bağı bilmez sevdiğim
Ağlamayı bilir gülmez sevdiğim
Esans kolanyayı sürmez sevdiğim
Üzerinde tezek kokanım ah ah
Tarak aldım saçın örmeyi bilmez
Sürme aldım göze sürmeyi bilmez
Çalar saat aldım kurmayı bilmez
Horozun sesiyle kalkanım ah ah
Heybesinde iki ekmek götürür
Gün öğle olmadan yiyer bitirir
Yavrusunu taş dibine yatırır
Yalınayak bostan ekenim ah ah
Pınara giderken ayağı kayar
İrkilip düşünce kaderden sayar
İplik düğümleyip günleri sayar
Direklere çivi çakanım ah ah
Yıkık avlusuna hasır sererek
Körpe yavrusuna göğüs gererek
Gündüzleri rüzgarlardan sorarak
Gece yıldızlara bakanım ah ah
Bu dert Reyhani'yi yiyip bitirir,
Ya bugün ya yarın alır götürür
Belki şimdi tandır yakmış oturur
Dumanı bacadan çıkanım ah ah..
Sonunu yarın yazalım inşallah.
...
Bu akşam televizyonda, TRT Müzik'te, saat 22.15 te, Adile Kurt Karatepe Hanım ve arkadaşlarının hazırladığı Yadigar Türküler var, dinlenesi.
( Bu fotoğraf Prof. Dr. Selahattin Turan'ın odasında çekilmişti, herhalde yirmi yıl olmuştur, o dönemde yardımcı doçentti Selahattin Bey. İki Erzurum'lu, bir de Eskişehir'li)